“Gılaf-ı Reyya: Osmanlı’dan Günümüze Koku Şişeleri” sergisi açıldı

“Değerlerimizle büyüyoruz” anlayışıyla hareket ederek kültürel mirası gelecek nesillere aktarmaya gayret eden Kuveyt Türk, kültür ve sanat hayatında iz bırakan sergiler düzenlemeye devam ediyor. Parfüm şişelerinden buhurdanlık ve gülabdanlara, muhafaza sandıklarından sunum tablalarına, eski parfüm damıtma makinelerinden koku aparatlarına kadar geniş bir seçkinin içerisinde bulunduğu “Gılaf-ı Reyya: Osmanlı’dan Günümüze Koku Şişeleri” sergisi, Kuveyt Türk’ün katkılarıyla Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu.

Koleksiyoner Bekir Kantarcı’nın Osmanlı dönemine ait kokuları odağına alarak oluşturduğu koleksiyonunda yer alan seçkin eserlerden oluşan serginin danışmanlığını Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş, küratörlüğünü ise Beste Gürsü üstlendi. Serginin açılışına Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek,  İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz ve sanatseverler katıldı. 

“Sanatseverler naif kokuları teneffüs edecek”

Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, serginin açılışında yaptığı konuşmada, “Katılım finans hizmetlerimizin yanı sıra ‘değerlerimizle büyüyoruz’ anlayışını benimseyerek, kadim medeniyetimizi yansıtan eserlerin gelecek kuşaklara ulaştırılması için gayret ediyor, bu kapsamda kalıcı değer üreten kişi ve kurumların yanında yer alıyoruz. Medeniyetimizin izinde, sanatın ve sanatkârın yanında konumlanarak sürdürdüğümüz kültür yolculuğumuzda müstesna bir sergiyle daha sanatseverlerin huzurundayız. Peygamber Efendimizin kokuya olan özel ilgisinden ilham alarak ecdadımızın koku sanatına yaptığı katkıları yansıtan sergimiz, koleksiyoner Bekir Kantarcı’nın ülkemiz başta olmak üzere muhtelif kıta ve coğrafyalarda itinayla topladığı her biri diğerinden kıymetli koku ve parfüm şişelerinden oluşuyor. Koku ve parfüm şişeleri, son üç asrın bu alandaki gelişimine ayna tutarken aynı zamanda koku kültürüne ve literatürüne önemli katkılar sunuyor. Böyle anlamlı ve müstesna bir sergiyi sanatseverlerin beğenisine sunmaktan dolayı büyük memnuniyet duyuyoruz. Sergimizi ziyaret eden sanatseverler, sanatkârane bir aşkla üretilen yüzlerce koku kabını ve parfüm şişesini temâşa edecek ve naif kokuları teneffüs etme imkânı bulacak. Başta Bekir Bey olmak üzere serginin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi. 

“Medeniyetimizin zengin mirasını gün yüzüne çıkartıyoruz” 

İslam sanat tarihi araştırmacısı ve koleksiyoner Bekir Kantarcı, serginin açılışında yaptığı konuşmada, “İnsanoğlu kokuya meftun bir varlıktır. İnsanla başlayan güzel kokulara ilgi, güzel kokan bitkiler, yağlar, özel ve güzel olma duygusunu kamçılamış; aradan geçen binlerce yılın ardından insanoğlunun vazgeçilmez tutkusu parfüm olarak hayatımızda yer bulmuştur. Parfüm fuarlarını incelemek için gittiğim ülkelerde koku tarihi ile ilgili müzeleri keşfedip incelemek, kokunun gizemli tarihine ve değerli kokuların itinayla saklandığı şişelere olan ilgimi arttırdı. Sonrasında ise içinde nice hikayeler barındıran, her biri ayrı bir sanat eseri olan muhteşem antika parfüm şişelerini toplamaya başladım. Adeta bir koku medeniyeti olan tarihimizin zengin mirasını araştırıp tanıtmayı kendime bir vazife edindim. Antikacılar, müzayedeler derken şahsi koleksiyonlarda yer alan eserleri de zaman içinde toplamaya çalıştım ve böylece bu çok özel koleksiyon ortaya çıktı. Gılaf-ı Reyya: Osmanlı’dan Günümüze Koku Şişeleri sergisiyle koleksiyonumun huzurlarınızda olmasından çok mutluyum. Medeniyetimizin zengin mirasını gün yüzüne çıkartan bu sergi, umarım bir koku kültürü müzesine de öncülük eder. Bu vesileyle Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan başta olmak üzere serginin gerçekleşmesinde büyük katkıları olan Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş’e, küratör Beste Gürsü ve ekibine teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.  

Koku şişesi kültürüne ışık tutan bir koleksiyon

Sergide yer alan seçki, Bekir Kantarcı’nın yıllar içinde büyük bir titizlikle bir araya getirdiği, 18. yüzyıldan 20. yüzyıl ortalarına kadar uzanan geniş bir periyodu kapsayan koku şişesi koleksiyonundan oluşuyor. Sergi kapsamından gülabdanlardan buhurdanlara, Beykoz camlarından Avrupa kristallerine, birbirinden farklı malzemeler, teknikler ve uygulamalarla üretilmiş, özellikle malzeme itibarıyla geniş bir perspektif içinde ele alınmış formlar bir araya getirildi. Altın, gümüş ve tombak gibi değerli metaller, porselen ve fildişi, cam örnekler, seramikler ve mineli işlemelere uzanan malzeme çeşitliliğinin yanı sıra yerel ve Batılı üsluplarda üretilmiş koku kapları ve parfüm şişeleri geniş bir dönemdeki koku şişesi kültürüne ışık tutuyor.

Koleksiyoner Bekir Kantarcı kimdir?

Yolava’da doğan Bekir Kantarcı ilk ve orta öğrenimi doğru şehirde, liseyi İstanbul’da tamamladı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni 1989 senesinde bitirdikten sonra 1991 senesinde aynı üniversitede Kur’an ve Tefsir bölümünde Yüksek Lisans eğitimimi tamamladı. Doktora yapmak için gittiği Mekke’de bir müddet ilim tahsiline devam ettikten sonra 2015 yılına kadar kaldığı Suudi Arabistan’da kültür ve sanat merkezli ticari faaliyetlerde bulundu. Hali hazırda ticaretin yanı sıra Kâbe hatıraları ve Osmanlıda koku kültürü, sergi, kitap gibi konularda uzun yıllar boyunca topladığı eserlerle ilgili olarak kültürel faaliyetler içerisinde yer almaktadır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top